On beşinci ve on altıncı yüzyıllarda Semerkand’da yetişen evliyânın büyüklerinden.

İnsanları Hakk’a dâvet eden ve Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin on dokuzuncusudur.

Silsile-i aliyye büyüklerinden Ya’kûb-i Çerhî’nin kızının oğludur. Semerkandlı olup, doğum târihi bilinmemektedir.

1529 (H. 936) senesinde Semerkand’a bağlı Hisâr’ın Vahş köyünde vefât etti. Kabri oradadır.

İlk tahsilini Semerkand’da yapıp, o beldenin âlimlerinden ilim öğrendi. Daha fazla ilim öğrenmek için Semerkand’dan Hirât’a giderken büyük evliyâ Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleriyle karşılaşıp, talebesi oldu. On iki sene müddetle sohbetinde ve hizmetinde bulundu. Tasavvuf yolunda ondan feyz alarak olgunlaştı. Asrındaki âlimlerin ve evliyânın en büyüklerinden oldu. Hocasının vefâtından sonra, onun talebelerini yetiştirdi. İnsanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını uzun uzun anlattı. Kendinden sonar kız kardeşinin oğlu Derviş Muhammed yetiştirdiği velîler arasında en büyüğüdür.

Buyurdu ki:

“İnsanın yaratılmasından maksad, kulluk yapmasıdır. Kulluğun aslı ve özü ise her halükârda Allahü teâlâyı unutmamak, gâfil olmamak, tazarrû (yalvarma) ve huşû (korku) içinde bulunmaktır.”

“Gençlik zamânı fırsat ve ganîmettir. Bu kıymetli zamânı ve nefesleri saâdet vesîlesi yapmayana yazıklar olsun. Saâdet arayan kimse, Resûlullah’ın ahlâkı ile ahlâklanmalıdır. Hilm (yumuşaklık), kerem (cömertlik), tevâzu (alçak gönüllülük), îsâr (başkasını kendisine tercih etmek) ve diğer güzel ahlâk ile ahlâklanmalıdır. Özellikle, kalpte Allah’tan başka hiçbir şeye bağlılık kalmamasına çok çalışmak lâzımdır.”

“Dünyâya düşkün olmayanlarla, âhiret adamlarıyla oturmak, berâber bulunmak çok tesirli ve faydalıdır. Önce tesiri anlaşılmasa da, doğan bir çocuğun her gün yavaş yavaş büyüdüğü gibi, insan yavaş yavaş dünyâya düşkün olmaktan kurtulur.”

Eserleri:

1. Mesmûât-ı Mevlânâ Kâdı Muhammed Zâhid: Bu eserinde hocası Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin sohbetlerinde dinlediklerini toplamıştır. Farsça olan eser 155 varak (yaprak) olup Süleymâniye Kütüphânesinde vardır.

2. Silsilet-ül-Ârifîn: Bu da hocasının sözlerini ihtivâ eder. Aynı kütüphânede Es’ad Efendi kısmı, 1715 numarada kayıtlıdır.